Endokrinoloji, Endo - iç , krino - salgı, loji- bilim anlamına gelen etimolojik bir bilim dalıdır. Bu bilim dalı, vücudumuzdaki iç salgı bezleri ile birlikte birçok mekanizmayı da kontrol altına almaktadırlar. Metabolizma hastalıkları şeker hastalıkları, guatr hastalığı, hipertiroidi (troid bezinin fazla çalışması), hipetroidi yani tiroid bezinin az çalışması gibi hastalıkları kapsamaktadır. Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları, temelde bu başlıklar altında değerlendirilmektedir.
Endokri İlgi Alanına Giren İç Salgı Bezi Hastalıkları
- Hipofiz iç salgı bezi hastalıkları
- Endokrin pankreas hormonal hastalıklar
- İnsülin hormonu hastalıkları
- Overler
- Testis hormonal hastalıklar
Endokrinoloji Uğraş Alanları
Endokrinoloji, vücudumuzda salgılanmış olan metabolizma kökenli hastalıklarının tanısı ve tedavisinin konusu kapsamındadır. İç salgı bezleri (endokrinoloji) dendiğinde hipotalamus, tiroid bezi, adrenal denilen böbrek üstü bezleri, yumurtalık denen overler, testis bezleri anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra endokrinolojide şeker hastalığı, osteoporoz yani kemik erimesi, obezite denilen şişmanlık, ürik asitin yüksekliği gibi hastalıkların tedavisiyle uğraşmaktadır. Endokrinoloji- metabolizma hastalıkları bölümünde akromegali, obezite, polikistik over sendromu, hirsütizm, menopoz, hipoglisemi, gutr, jinekomati, şeker hastalıkları gibi hastalıkların tedavisi uygulanmaktadır.
Akromegali (Büyüme hormonunun fazlalığı)
Hipofiz bezinin ön lobundaki büyüme hormonunun aşırı miktarda salgılanmasıdır. Diğer bir adı ile el, yüz ve ayak büyümesidir. Bu durum eğer büyüme çağında olan bireyde meydana gelirse ‘Jigantizm’ adı verilen aşırı şekilde iskelet büyümesi adını almaktadır. Akromegalinin nedeni, genel olarak hipofiz bezindeki tümörden meydana gelmektedir. Bu durum, her iki cinste te görülebildiği gibi genelde 20 ile 40’lı yaşlarda da görülebilmektedir.
Hirsütizm ( Tüylenme)
Kadınlarda meydana gelen erkeksi siyah kıl oluşumudur. Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları kapsamında değerlendirilen hirsütizmde, aşırı tüylenmenin sebebi genellikle erkeklerdeki testesteron hormonlarının fazla üretilmesinden dolayı meydana gelmektedir. Genellikle siyah kıllar çene, karın, göğüs gibi yerlerde meydana gelmektedir. Hirsutimz, üreme çağında olan kadınların %8 ‘inde görülebilmektedir.
Jinekomasti (Erkekte meme büyümesi )
Yunanca kadınsı ve mastos (meme) kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir. İyi huylu meme büyümesi tabiri ile nitelendirilen Jinekomastinin, yapılan çalışmalar neticesinde ergenlik dönemindeki erkeklerde görülme sıklığı yaklaşık %34,6'dır. Jinekomasti, bebeklik ve yaşlılık dönemlerinde görülebilirken en sık ergenlik dönemlerinde görülebilmektedir.
Guatr
Guatr, tiroid bezinin boyunda adem elması denilen bölgenin altında kelebek şeklinde olan bir bezdir. Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları kapsamındaki guatr, Tiroid bezinin normalin üstünde büyümesi sonucu meydana gelebilmekte ve ağrıya neden olmamaktadır. Yalnız tiroid bezinin fazla büyümesi sonucu kişide öksürük ve yutkunma meydana gelebilmektedir. Guatr hastalığı, kişi diyetindeki iyot eksikliğine bağlı olarak gelişmekle birlikte ülke nüfusunun %30’u guatr hastasıdır.
Menopoz
Menopoz sözcükleri Yunanca mens- ay ve pause- durmak kelimelerinden türetilmiştir. Menopoz yaşının dünya genelindeki yaş ortalamasının 45-55 yaşları arasında olması ile birlikte Türkiye’deki yaş ortalaması 46-48 yaşları arasındadır. Menopoz döneminde olan kadınların overlerinde (yumurtalıklarında), folikül miktarı azalmakta ve östrojen üretimleri kesilmektedir. Bu nedenle adet döngüleri kalıcı olarak kesilmektedir.
Osteoporoz ( Kemik Erimesi )
Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları bölümündeki diğer bir hastalık osteoporozdur. Kemik direncini sağlayan kalsiyumun kemikten uzaklaşması ne kadar fazla olursa kemik kırılganlığı da o kadar artmış olur. Dolayısı ile bu da osteoporozu meydana getirmektedir. 50 yaşın üzerinde her bireyde görülmesinin yanı sıra 8 kişiden 1’inde görülmektedir. Kalça kırıklıkları ise 70 yaşın üzerindeki bireylerde görülebilmektedir. Osteoporoz hastalığından etkilenenlerin yaklaşık %80 ini kadınlar oluşturmaktadır. Kadınlarda sık görülmesinin nedenleri arasında ise kullanılan ilaçlar (kortizon- tiroksin) neden gösterilmektedir.
Hipoglisemi ( Kan şekeri düşmesi )
Hipoglisemi, kan şekeri düzeyinin normalden daha fazla düşmesi şeklinde tanımlanabilmektedir. Hipoglisemi, en fazla insülin kullanan diyabet hastalarında mevcuttur. Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları bölümünde değerlendirilen hipoglisemi, kan şekeri seviyesine göre değişiklik arz etmektedir. Başlangıçta terleme, çarpıntı, baş ağrısı gibi şikayetlerle kendini göstermekle birlikte kan şekerinin fazla düşmesi halinde görme bozuklukları, konuşma, havale gibi durumlar gerçekleşebilmektedir.
Cushing Sendromu ( Kortizol Hormon Miktarının Fazlalığı )
Vücutta normalden fazla kortizol hormonunun birikmesi sonucu meydana gelmektedir. Kortizol hormonu normalde böbrek üstü bezlerinin bir hormonu olup yaşam için gerekli bir kıstastır. Bu hormonun, hastalık durumlarına yanıt vermesinin yanı sıra neredeyse vücut dokularının tümüne etkisi bulunmaktadır.
Hashimoto hastalığı
Vücudun ihtiyacı olan tiroid hormonunun yeterli düzeyde salgılanamaması sonucunda ortaya çıkmaktadır. Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları bölümünde değerlendirilen hashimoto hastalığı, tiroid hormonlarının salgılanamadığı durumlarda ortaya çıkmaktadır. Bu durumda metobolizma düzenli çalışamaz hale gelir ve vücut fonksiyonları yavaşlar. Bu hastalığın belirtileri kabızlık, eklem ağrısı, yorgunluk, kilo alma gibi belirtiler ile kendini göstermektedir.
Obezite
Yağ kütlesinin aşırı miktarda artması sonucunda vücut ağırlığının istenilenin üstüne çıkmasıdır. Yetişkin erkeklerdeki vücut ağırlığı yağ doku oranı %15-%18 iken kadınlarda yağ doku oranı %20-%25 lerdedir. Bu oran baz alındığında erkeklerde %25 ‘in üzerinde yağ dokusunun oluşması obeziteye sebebiyet vermektedir. Kadınlarda ise bu oran %30’un üzerinde ise obezite ile ilişkilendirilmektedir. Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları bölümünde değerlendirilen obezitenin belirli başlı nedenleri bulunmaktadır. Bu nedenler arasında yeterli uyku düzeninin olmaması, aşırı miktarda kalori tüketimi, yeterli miktarda fiziksel aktivite yapılması, genetik faktörler gösterilebilmektedir.
Boy kısalığı
Boy ortalamasının normal toplum boy ortalamasına oranla daha az seyirde olması büyüme hormonunun azlığına sebebiyet vermektedir. Boy kısalığının yanı sıra diğer problemlere sebebiyet veren durumlar, eklem kısıtlığı, omurgada oluşan eğrilikler gibi problemlerdir.
Polikistik Over Sendromu
Üreme çağında olan kadınlarda görülen hormonal bozukluklardır. Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları bölümünde tanısı uygulanan polikistik over sendromu, kronik bir hastalıktır. Bununla birlikte gebelik şansını azaltmasının yanı sıra yaşam kalitesini de bozmaktadır. Aşırı kilolu bayanlarda daha sık görülen bu hastalığın nedenleri arasında çevresel ve genetik faktörler gösterilebilmektedir. Polikistik over sendromu, kadınlarda farklı hastalıkların da temelini oluşturmaktadır. Bu hastalıklar, kalp damar hastalıklarından şeker hastalığı ve rahim kanserine kadar farklı hastalıklara sebebiyet vermektedir. Polikistik over sendromu belirtileri tüylenme miktarındaki artış, sivilce, depresyon, kısırlık, şeker hastalığı ve kalp damar hastalığındaki artışlar gösterilebilmektedir.
Metabolizma Hastalıkları
Süreğen hastalıklar kapsamında değerlendirilen metabolik hastalıklar, doğuştan veya sonradan herhangi bir nedene bağlı olan, bireyin yaşamını olumsuz etkileyen durumlardır. Peki nedir bu Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları bölümündeki süreğen hastalıklar?
- Diyabet ( Şeker Hastalığı ) : Şeker hastalığı geniş bir kavram olmakla birlikte karbonhidrat – protein - yağ metabolizma hastalıklarının genel bir adıdır. Şeker hastalıkları ‘Tip1 Diyabet’ ve ‘Tip2 Diyabet ‘ olarak 2 ‘ye ayrılmaktadır.
- Tip 1 Diyabet : Genel olarak çocuklar ve gençlerde görülmekle birlikte insüline bağlı diyabet olarak adlandırılmaktadır. Tip 1 diyabet, pankreas hücrelerinin zedelenmesi ile meydana gelmektedir. Tip 1 diyabet hastalarında, insülin eksikliği olduğundan dolayı diyabet hastalarının ömür boyu enjeksiyon yolu ile insülin hormonunu dışardan alması gerekmektedir.
- Tip 2 Diyabet : Genel olarak erişkin kişilerde ve kilolu bireylerde görülür. Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları bölümü Tip 2 diyabette, insülin salgılanmasının yetersizliğinden ziyade insülin alıcılarındaki şeker metabolizması bozulmaktadır. Tip 2 diyabet hastaları, uzun süre insüline ihtiyaç duymaksızın yaşamlarını sürdürebilmektedir.
Şeker Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
Şeker hastalığı , insülin direncindeki hücrelere giremeyen kan düzeyinin idrarla atılması sonucu meydana gelmektedir. Böbreklerden atılan şekerler, sıvı atılımını arttırdığından sık idrar yapma eğilimini arttırmaktadır. Bunun sonucunda ise kişilerde, iştah artmasına rağmen kilo kaybı yaşanmaktadır. Bu olaylar haricinde görme bulanıklığı, çabuk yorulma, kadın hastalarda vajinal mantar enfeksiyonu gibi belirtiler ile kendini göstermektedir.
Çocuklarda Görülen Şeker Hastalığının Türü
Çocuklarda görülen birçok şeker hastalığı vakasının yaklaşık %98 ‘ini insüline bağlı şeker hastalığı vakaları oluşturmaktadır. Bununla beraber endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları bölümünde değerlendirilen şeker vakaları çocukların %50 ‘sinde koma, havale gibi tablolara sebebiyet vermektedir.
Çocukluk Döneminde Meydana Gelen Şeker Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
Şeker hastası vakalarının çocuklarda da belirli etkileri bulunmaktadır. Şöyle ki;
- Çocuğun yeterli miktarda kilo alamaması sonucunda oluşan kilo kaybı.
- İhtiyaçtan fazla idrar yapma ve su içme ihtiyacı
- Okul başarısında azalmanın yanı sıra ortaya çıkan huzursuzluk
- İstiğfar (Kusma )
- Sürekli tekrarlayan deri enfeksiyonları meydana gelebilmektedir.
Hipertiroidi ( Tiroid Bezinin Fazla Çalışması )
Tiroid bezinin aşırı hormon salgılaması durumunda hipertiroidi meydana gelmektedir. Hipertiroidi belirtileri şunlardır :
- Ellerde meydana gelen titreme
- Seyrek dönem adetleri
- Taşikardi ( Kişi uykuda iken nabız sayısında artış meydana gelmesi)
- Terleme
- Çift görme- göz tembelliği
- Sık sık idrara çıkma ihtiyacı
( Hipotriodi ) Tiroid Bezinin Gerekenden Az Miktarda Çalışması
Tiroid bezinin hormon salgılayamadığı dönemlerde tiroid bezi düzgün çalışamaz. Bunun sonucunda da endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları bölümünde değerlendirilen diğer bir hastalık olan hiportriodi meydana gelmektedir. Hipotriodi belirtileri ise şunlardır:
- Aşırı miktarda adet görme
- Saçın ve cildin kuru vaziyette olması
- Kabızlık
- Kilo alma
- Hareket kısıtlanması
- Güçsüzlük gibi belirtiler ile kendini göstermektedir.
Guatr Çeşitleri Nelerdir?
Guatr hastalığı da kendi arasında 2 gruba ayrılmakta olup iç guatr dış guatr şeklinde kendini göstermektedir. Kişinin boyun yapısına göre değişkenlik göstermekte olup zayıf – uzun boyunlu kişilerde bez dışardan görünüyorsa ‘Dış Guatr’ adını alır. Kilolu ve kısa boyunlu kişilerde bez dışardan görünmüyorsa ‘İç Guatr’ adını almaktadır. Ayrıca ameliyat sonrası tekrar eden bir guatr söz konusu ise ‘Dişi Guatr’ adını alırken tekrar etmeyen bir guatr söz konusu olduğunda ‘Erkek Guatr ‘ adını almaktadır.
Guatr Teşhislerinde Tedavi ve Öneriler
Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları bölümünde tedavi edilen Guatr vakalarının teşhisleri belirli tetkikler sonucunda teşhis edilmektedir. Şöyle ki; kan testleri ile (T3-T4- TSH ), muayene, sintigrafi ve tiroid ultrasyonu ile bu teşhisler konulabilmektedir. Tedavi yöntemleri ise radyoaktif iyot tedavisi ilaç ve cerrahi tedavilerdir.
Fenilketonori (Vücut Enzimlerinin Eksikliği Sonucunda Oluşan Kalıtsal Hastalıklar)
Vücutta enzim eksikliği sonucunda oluşan fenilketonori, doku ve aminoasit kanda birikmekte ve beyin hasarına neden olmaktadır. Bu hastalık, anne ve babadan gelen genler neticesinde bebeğe aktarılmaktadır. Bunun sonucunda anne ve babadan gelen gen sonucunda bebeğin hasta olma riski %25’tir. Endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları bölümünde değerlendirilen fenilketonori hastalığı, oransal bakımdan Türkiye’de çok sık görülmektedir. Bununla birlikte doğan her 4000-4500 çocuk içerisinden 1’i fenilketonori hastalığına yakalanmaktadır. Bunun nedeni, ülkemizde akraba evliliklerinin çok yaygın olmasıdır.
Fenilketonori Belirtileri
Fenilketonori hastalığının ilk aylarda gözle görülebilecek derecede bir belirtisi olmamakla birlikte bebeğin büyüdüğü dönem içerisinde başını tutmakta, oturmakta yaşıtlarına oranla geç kalınmış olabilmektedir. Tedavi edilemeyen bu hastalık ilerde çocuklarda zihinsel özre sebebiyet verebilmektedir.
Fenilketonori Teşhisi
Yeni doğan tarama testleri ile fenilketonori hastalığının erken tanı ve tedavisi yapılabilmektedir. T.C. Sağlık Bakanlığı’nın başlatmış olduğu bu program 1993’ten beri devam etmektedir. Bu sayede endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları bölümünde bazı değerlendirmeler yapılmaktadır. Şöyle ki; bebeğin topuğundan alınan birkaç damla kan örneği ve süt çocuğu aşıları gibi uygulamalar bu teşhis kapsamında yer almaktadır. Bunun haricinde ömür boyu özel diyet gerektiren bir hastalık kapsamında değerlendirilmekte ve ona göre ayrı bir tedavi yöntemi uygulanmaktadır.