Hamilelikte Sıvı Tüketimi
Su, insan yaşamının devamlılığı için hayati öneme sahip. İnsan vücudunun dörtte üçünü oluşturan su; hücrelerin yenilenmesi, vücuttaki zararlı maddelerin kolayca atılması, sindirim sisteminin çalışması, vücut ısısının dengelenmesi, eklemlerin güçlenmesi ve daha pek çok önemli işlevin gerçekleşmesi noktasında rol oynar. Bu yüzden de sağlıklı yaşamak isteyen bireylerin günlük en az 2 litre su tüketmesi gerekir. Hamilelik söz konusu olduğu zaman, vücudun suya duyduğu gereksinim daha da artar. Bu yüzden de hamilelikte sıvı tüketimi her gebe kadının dikkat etmesi zorunlu olan noktalar arasında yer alır. Vücudun sıvı ihtiyacının karşılanabilmesi adına su en önemli maddedir. Ancak daha farklı besinlerden ve içeceklerden de su temin edilebilir.
Hamilelikte Sıvı Tüketiminin Önemi
Hamilelikte sıvı tüketimi hem anne hem de bebek için önem taşır. Gebelik ile birlikte anneler daha fazla su tüketimine gereksinim duyarlar. Gebelik süreci boyunca anne vücudunda kan hacmi bir buçuk litre kadar artar. Bununla birlikte gebelik sürecinde amniyotik sıvı oluşmaya başlar. Bebeğin içerisinde yaşamını sürdürdüğü bu sıvı, yüzde seksen oranında sudan meydana gelir. Bebek hücrelerinin oluşumu da bu su içerisinde mümkün hale gelir. Annenin eksik sıvı tüketimi, bebeğin gelişimi üzerinde olumsuz etkilere yol açar. Bu olumsuzlukların ortadan kaldırılabilmesi adına su tüketimi son derece önemli. Ayrıca hamilelik ile birlikte annelerin bağışıklık sistemleri normale göre daha zayıf hale gelir. Bağışıklık sisteminin desteklenmesi adına da yeteri kadar sıvı tüketimi gerekir. Ayrıca annenin cildinin güzel görünmesi, ciltte kuruluk gibi sorunların ortaya çıkmaması, kabızlık başta olmak üzere sindirim sisteminin rahatsızlık yaşamaması için su tüketimi önem arz eder.
Gebelikte sıvı tüketimi anne için olduğu kadar, bebek için de önem taşır. Daha önce de ifade edildiği gibi, bebekler amniyon sıvısı denilen bir sıvı içerisinde yaşar. Bu sıvının içerisinde bebeğin sindirim sistemi, solunum sistemi ve boşaltım sisteminden dökülen hücreler yer alır. Bu sıvının zaman içerisinde taze su ile yer değiştirmesi gerekir. Bebek akciğerlerinin sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi ve doğuma hazır hale gelebilmesi için bu zaruridir. Amniyon sıvısının gereksinim duyduğu temiz su ise annenin tüketmiş olduğu sıvılardan karşılanır. Ayrıca bebeğin daha hareketli ve aktif olabilmesi için de amniyon sıvısının temiz ve yenilenmiş olması gerekir. Bu da aynı şekilde annenin tüketmiş olduğu sıvı miktarına bağlıdır.
Ne Kadar Sıvı Tüketilmeli?
Gebe kadınların ne kadar sıvı tüketmeleri gerektiği sorusu, sık sorulan sorular arasında yer alır. Sağlıklı bir insan için günlük iki ila iki buçuk litre su tüketimi yeterli görülür. Yaz aylarında aşırı sıcak günlerde ya da terleme ile sonuçlanan aktivitelerde bu miktar arttırılabilir. Gebe kadınlarda ise normal şartlar altında üç ila üç buçuk litre arasında su tüketimi önerilir. Gebeler aşırı aktif sporlar ya da aktiviteler yapamadıkları için terleme ile su kaybetmeleri söz konusu olmaz. Ancak çok sıcak günlerde, vücut daha fazla sıvıya gereksinim duyabilir. Sıcak iklimlerde yaşayan kadınlar için de hamilelikte sıvı tüketimi ölçüsü arttırılabilir. Vücudun gereksinim duyduğu sıvının gün içerisinde dengeli olarak tüketilmesi gerekir. Tüm gün susuz kalıp gece suya yüklenmek veya tam tersi olarak gün boyunca su içip geceleri su içmeyi bırakmak kusurlu davranış olarak kabul edilir. Günlük tüketilmesi gereken su miktarının eşit aralıklarla tüketilmesi önerilir. Bu sayede vücudun gereksinim duymuş olduğu su, kesintisiz olarak sağlanmış olur.
Hamilelikte Sıvı Tüketiminin Faydaları
Sıvı tüketimi, insan yaşamının devam etmesi adına büyük önem taşır. Su başta olmak üzere tüketilen sıvıların pek çok yararı bulunur. Bu yararlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:
- İdrar yolu Enfeksiyonlarını Önler: İdrar yolu enfeksiyonları, gebe kadınların en çok şikâyet ettikleri sorunlar arasında yer alır. Düzenli ve yeterli miktarda sıvı tüketimi ile idrar yolu enfeksiyonlarının büyük oranda ortadan kaldırılması olanaklıdır. Ancak yeterli sıvı tüketimine rağmen tekrar eden ya da düzelmeyen idrar yolu enfeksiyonları farklı sorunların habercisi olabilir. Bu durumda bir kadın doğum uzmanına başvurulması önerilir.
- Ödemi Azaltır: Gebelik ile birlikte anne vücudunda çeşitli hormon değişimleri yaşanır. Özellikle gebeliğin ilk dönemlerinde bazı hormonlar birkaç kat artış gösterebilir. Bu durum vücutta ödemlerin oluşmasına neden olabilir. Yeterli miktarda su tüketmek, vücuttaki bu ödemlerin atılmasına ve sağlığın korunmasına yardımcı olur.
- Bebekte Akciğer Gelişimini Destekler: Bebeklerin içerisinde yaşadıkları amniyon sıvısı, annenin tüketmiş olduğu sıvıdan beslenerek belli aralıklarla kendini yeniler. Temizlenen amniyon sıvısı, bebeklerin akciğerlerinin gelişmesine katkı sağlar. Annesi yeteri kadar su tüketmeyen bebekler, doğumdan sonra da yaşamları boyunca akciğer rahatsızlıkları ile karşı karşıya kalabilir.
- Kabızlık ve Basur Sorunlarını Ortadan Kaldırır: Hamilelik ile birlikte anneler daha az hareket etmeye başlar. Özellikle hamileliğin ikinci yarısından itibaren kabızlık ve basur gibi şikayetler artmaya başlar. Hamilelikte sıvı tüketimi doğru ayarlandığı zaman bu sorunlar da ortadan kaldırılabilir. Sindirim sisteminin düzenli çalışmasını sağlayan sıvı tüketimi, daha rahat bir gebelik geçirilmesine olanak tanır.
- Rahim Kasılmalarını Önler: Hamile kadınların en çok dile getirdikleri sorunlardan biri de rahim kasılmasıdır. Hamilelik süreci boyunca yaşanan rahim kasılmaları, yaşam kalitesinin büyük oranda düşmesine yol açar. Bu da çoğu zaman eksik sıvı tüketimine bağlı olarak görülür. Dengeli ve düzenli sıvı tüketimi ile tamamen ortadan kaldırılamasa bile minimum düzeye indirilebilir.
Eksik Sıvı Tüketiminin Belirtileri
Hamilelik döneminde yeteri kadar sıvı tüketilmemesi, çeşitli rahatsızlıkların ortaya çıkmasına yol açabilir. Hamilelikte sıvı tüketimi için belirlenmiş standart ölçüler olsa bile kişiden kişiye tüketim gereksinimi değişiklik gösterebilir. Bu noktada her annenin kendini gözlemlemesi ve sıvı eksikliği belirtileri gördüğü zaman su miktarını arttırarak kendini takviye etmesi gerekir. Vücut ısısının artması, sıvı tüketiminin yetersiz olduğunun en önemli belirtileri arasında sayılır. Vücudun zorluklarla karşı karşıya kaldığı zaman alarm verme biçimi olan ateş, yeterli miktarda sıvı tüketilmediği zaman yükselir. Ancak vücut ısısının artması, zaman zaman farklı rahatsızlıkların belirtisi de olabilir. Bu yüzden de diğer belirtilerle birlikte desteklendiği zaman sıvı eksikliği olarak düşünülmesi daha doğru olur.
İdrar rengi de vücudun gereksinim duyduğu su miktarının takip edilebilmesi adına önemli sinyaller arasında yer alır. Açık sarı renkli idrar, normal olarak kabul edilir. Aşırı sıvı tüketilmesi durumunda şeffaf bir renk alır. Hamilelikte sıvı tüketimi yeterli olmadığı zaman da yoğun koyu renk ortaya çıkar. Bu koyu renge genellikle ağır bir koku da eşlik eder. Bu durumda idrarın istenilen renge dönünceye kadar sıvı tüketmeye devam etmesi gerekir. Ağız ve dudaklar da vücudun susuz kaldığına dair çeşitli işaretler barındırır. Kurumuş bir ağız, çatlamış dudaklar, kurumuş ve beyaz bir renge bürünmüş olan dil bu işaretler arasında gösterilebilir. Ayrıca yeteri kadar sıvı tüketmeyen hamile kadınlarda cilt kuruluğu, ciltte kolayca çatlak oluşumu, cildin esnekliğini kaybetmesi gibi sorunlar da ortaya çıkabilir. Aşırı susuz kalınması durumunda baş dönmesi, mide bulantısı ve ağır halsizlik de izlenebilen belirtilerdendir.