Koroner Kalp ve Damar Hastalıkları
Kardiyoloji

Koroner Kalp ve Damar Hastalıkları

    Kalp damar hastalığı yani koroner kalp ve damar hastalıkları, toplumda sıklıkla karşılaşılan kalp hastalıklarının ilk başında gelmektedir. Bu hastalığın oluşturduğu hayati riskler oldukça dikkat çekmektedir. İlerlemeye başladıktan sonra farkedilirse ve önlem alınmazsa, sonucunda kalp krizine kadar gidecek bir süreç yaşanabilmektedir. Erken teşhis ile birlikte değiştirilmeye başlayan yaşam biçimi ile, bu hastalığın oluşma riskleri düşürülebilmektedir.

    Koroner Arter Vücutta Hangi Görevi Yapmaktadır?

    Kalp sürekli kan pompalama işlevini tamamlayarak bütün vücudun kan ihtiyacını karşılamaktadır. Bu görevi yapmak için kalbin kendinide oksijen bakımından zengin bir kana ihtiyaç duymaktadır. Bu oksijen dolu kan, kalbe koroner arterler ile ulaştırılmaktadır. Kısacası kalbin çalışması, koroner arterler yoluyla sunulan kan ile doğru orantılıdır. Koroner arterler, kalpten bütün vücuda kan pompalayan ve vücuttaki en büyük damar olan aort damarının ilk dalları olarak düşünülebilmektedir. Sağ ve sol koroner arterler, daha da küçük dallara ayrılıp kalbin tamamını beslemektedir. Bir koroner arterin iç yüzünde kan sağlıklı olduğunda, bu damarın içerisinden rahatlıkla akmaktadır. Bu da kalbin ihtiyacı olduğu oksijen ile beslenmesini sağlamaktadır. Aktivite halinde sağlıklı koroner arterler kalbin artmakta olan ihtiyacını rahatlıkla karşılayabilmektedir.

    1- Hasar Görmüş Arter

    Arterin iç yüzeyi yüksek kan basıncından ve yüksek kolesterolden ya da fazla sigara kullanımından dolayı zarar görmüş olabilmektedir. Bu durumda arter iç duvarında plak oluşumu (kalsiyum birikimi ve yağlı maddeler) oluşabilmektedir. Bu sebeple kan eskiden olduğu gibi rahatça bu damarların içinden akmamaktadır. Bu durum, koroner arter hastalığının ilk adımı anlamına gelmektedir.

    2- Tıkalı Arter

    Daralan bir arterin küçük bir pıhtı ile tamamen tıkandığı durumlarda bir miyokard enfarktüsü yani kalp atağı geçirilebilmektedir. Oksijen bakımından zengin kan olmadığından o bölgede yer alan kalp kasları kalıcı anlamda hasar görebilmektedir.

    3- Daralan Arter

    Arterin iç yüzeyindeki plak oluşumu gün geçtikçe artınca arter daha da daralmaktadır. Kalp kasına doğru meydana gelen kan akımı aşırı derecede azalmaktadır. Kalp bunlara bağlı olarak oksijen açlığı oluşup, bu durumda sıkça göğüs ağrısına sebep olabilmektedir.

    Nedeni Nedir?

    Koroner kalp ve damar hastalıkları, kalbi beslemeye yardımcı olan koroner arterlerin iç duvarında kolesterol içeriği ya da yağlı plakların birikip yıllar içerisinde damarı tamamen tıkaması sonucu meydana gelmektedir. Bu damar duvarında gerçekleşen yağ birikim süresine “ateroskleroz” adı verilmektedir. Ateroskleroz yani yağ birikimi ile kalp damarının gün geçtikçe tıkanması kalp kaslarının oksijensiz kalmasına ve uzun zaman içerisinde kalp yetersizliğine neden olmaktadır.

    Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

    Koroner kalp ve damar hastalığı teşhisi konulan hastaya üç farklı şekilde tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Bu tedavi yöntemleri ilaç tedavisi, açık kalp ameliyatları ve perkütan koroner girişimleridir. Bunların içinden en uygun tedavi doktor ve hasta ile beraber karar verilmektedir.

    1- İlaç Tedavisi

    Koroner kalp ve damar hastalığı teşhis edilmemiş fakat birincil koruma tespit edilmiş ikincil koruma türündeki hastalara ilaç tedavisi değişiklik göstermektedir. Bütün kalp damar hastalarının her gün düzenli olarak 100 ila 300 mg arası aspirin kullanması gerekmektedir. Ancak her sağlıklı kişiye aspirin ilacı kullanması önerilmemektedir. Sadece sağlıklı bir kişi olmasına karşılık 10 senelik kalp krizi geçirme olasılığı %6’nın üstünde olan kişilerin de aspirin ilacı kullanması önerilmektedir. Birincil korumada ki hastaların tansiyon ve şeker ilaçlarını düzenli şekilde kullanmaları oldukça önemlidir. Birincil ve ikincil korumadaki yüksek derecedeki kolesterol ilaçlarına başlama zamanları da hastadan hastaya farklılık göstermektedir. Diğer hastalıklar için kullanılan ilaç gruplarıda aynıdır.

    2- Stent Uygulamaları ve Koroner Anjiyoplasti

    Kalp damarlarında olan yerel anlamdaki daralmalar cerrahi müdahale olmadan farklı bir yol ile o damarın açılması operasyonuna halk arasında balon tedavisi denilen tıptaki adı ise koroner anjiyoplasti olan bir operasyondur. Hastanın kasık bölgesindeki atardamarlarından biri seçilip girilmektedir. Kalp damarlarına doğru yavaşça ilerlenip daralmış olan damara yerleştirilen kılavuz tel yardımıyla sönmüş durumda bulunan balon, dikkatlice damar darlığının bulunduğu bölgeye yerleştirilmektedir. Dışarıdan eklenen basınç ile şişirilerek yaklaşık üç santimetre boyunda ve dört milimetre eninde bir kalp damar tıkanıklığına çare olmaktadır. Koroner anjiyografi, stent veya balon uygulamalarında genellikle hastalarda genel anesteziye ihtiyaç duyulmamaktadır. Stent ve balon gibi aparatlar yerleştirilirken hastalar ile iletişim halinde olmak doktor açısından önem taşımaktadır. Hastayı genel anestezi altında uyutmadan konuşarak operasyonlar gerçekleştirilmektedir. Kasıktan girilen anjiyo uygulamalarında girilen yer lokal anestezi ile uyuşturulmaktadır.

    Dünyada ilk kez bu işlem uygulandığı günden bu zamana kadar büyük bir titizlik ve başarı ile sürdürülmektedir. Bu tedavi yöntemleri yaklaşık olarak 15 ila 16 seneye yakın Türkiye'de uygulanmaktadır. Başlangıçtaki işlemlerde balon operasyonundan sonra açılmış olan damarların yeniden tıkandığının görülmesinin ardından stent adındaki, balonların üstüne monte edilmiş konumda paslanmış çelikten üretilen aygıtlar tıkanmış olan damara yerleştirilmeye başlanmıştır. Damarın içerisinde çok açılı bulunan bir darlık bulunuyorsa balonun üstüne monte edilmiş olan stent eklenmektedir. Damar oldukça darsa ve stent operasyonu ile geçilmeyecek haldeyse ilk önce balon ile girilmekte damar biraz genişletilmesinin ardından stent uygulanabilmektedir. Stentler, genellikle balonun üstüne çok sıkı şekilde monte edilmektedir.

    3- By-pass

    Koroner arter damarlar için by-pass cerrahisi, daralmış ya da tıkalı olan arter bölgesinin ötesinde farklı bir yol oluşturup, kalbin yeniden kan ve oksijen ile beslenmesine olanak tanımaktadır. Birden çok tıkalı damar olması halinde birden fazla by-pass operasyonu gerçekleştirilmektedir. By-pass yapmak için kullanılacak damar veya diğer adı ile greft, kalp, göğüs ya da bacak bölgesinden alınıp tıkalı koroner artere doğrudan bağlanmaktadır. Sıkça kullanılmakta olan greft, göğüs bölgesinden alınan meme atardamarı, kol bölgesinden alınan aort damarı ve bacak bölgesinden alınan toplardamar olmaktadır.

    4- Minimal İnvaziv Yöntemler

    Minimal invaziv yöntemleri endoskopik cerrahide, özel olarak kullanılan endoskopik cihazlar yardımıyla göğüs duvarında açılan küçük kesilerin içine açık kalp operasyonu uygulanmaktadır. Ameliyat esnasında cerrahi enstrümanlar, tamamiyle cerrahın kendi kontrolünde ilerlemektedir. Endoskopik yöntemler ile koroner by-pass operasyonu, kalp kapak değişim işlemi, kapak tamiri, kalp deliklerinin operasyon ile kapatılması ve kalp ritim tedavisi içinde ablasyon operasyonu uygulanabilmektedir.

    5- Robotik Cerrahi Yöntemi

    Ameliyat için geliştirilmiş olan bu robotlar, kalp cerrahlarının yönlendirmesi sonucunda robotik cerrahi operasyon gerçekleştirilmektedir. Robotik cerrahinin diğer endoskopik cerrahiden en büyük farkı, kalp cerrahın bir monitörden ameliyatı izleyerek robotun kollarını elindeki kumandalar ile uzaktan çalıştırıp yönlendirerek çalıştırmasıdır. Ameliyat esnasında kalp cerrahı, hastanın sedyede yattığı masanın ilerisinde bulunan, bu ameliyatı kontrol edebildiği bir konsol yer almaktadır. Bu konsoldan ameliyat sırasında görüntüler alınabilmektedir. Robotun kolları ameliyat esnasında hareket ettirilebilmektedir. Kalp cerrahı bu görüntüler sayesinde, bir cerrahın eli gibi hareket ederek damarladaki hassas ve zor bir ameliyatın üstesinden gelebilmektedir.

    Bu Hastalığı Önlemek Mümkün müdür?

    Koroner kalp ve damar hastalıkları, kişinin yaşamını tehdit eden, ölüm ile sonuçlanabilen ani kalp krizlerine sebep olabilmektedir. Bu sebeple; koroner damar hastalıklarının riskleri düşünerek her kalp ağrısı sorgulanmalı ve en yakın uzman hekime başvurulmalıdır. Özellikle de yürüme ile, merdiven çıkarken meydana gelen göğüs ağrısının sebepleri araştırılmalıdır. Bu durumda göğsü ağrıyan herkesin en yakın sağlık kuruluşuna giderek uzman doktora başvurması gereklidir. Çünkü kalp krizi geçiren ya da sıkça göğüs ağrısı çeken hastalar en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna başvurduğunda, anında bu damarlar tespit edilerek açılması mümkün duruma gelmektedir. Yani kalp krizi geçirmiş olan hastalara ilk altı saat içerisinde yapılan kalp müdahaleleri arter damarlarının tıkanmasına bağlı meydana gelen kalp adalesi hasarlarınıda önlemektedir. Bunun için göğüs ağrısı hissettiğinizde en kısa sürede doktora başvurmanız oldukça önemlidir.

    "Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz."